23 Ekim 2011 Pazar
zaman sövgüleri
zaman sövgüleri
küresel güdüm ertesi kimsesiz onuncu köy
yağmur bulutlarını tarıyor dokuz servi
sekiz çınar ağlamaklı iskele meydanı’nda
kükreyip yedi deniz ülkesinde
yalnızlığa konuyor zırdeli rüzgâr
arena öykünümlü altıyol’da
ana avrat küfrü beş geçiyor düşleri
yıldız ölümlerinin farkında değil oturak
öksüz hüzünlerini yüklüyor dört ayağına
umutları prangalı fukara kent parkında
üç kerteli merdiveni yoruyor inadına
söğüt görünümlü iki karadut gölgesi
ekim yaprağına kanat takıyor üç güvercin
yalınayağa ağıt döküyor yaralı mevsim
sidik soluyor mukavva arası çaresizlik
müebbet sefaleti kelepçeleyip koynuna
kaldırımlara perçinliyor uykusuzluğunu
öte yanda kutsal mabetlerini kirletiyor
bir ilaha kul yarım insanlık
akrep zehrini akıtıyor güne
sessiz isyan çeyreğine dokunuyor yelkovan
mil çekip martı gözlerine
ateşini körüklüyor günahın
ikiyüzlülüğü ceplerine dolduruyor zaman
tramvaysız törpüleyip bahariye yokuşu'nu
eğri büğrü yol ucunda kanıyor moda
fahişe şehir istanbul’da
sıfır noktasında gemilere yükleniyor son tren
-üşüyor tragedya-
02 ekim 2011 kadıköy
murat aydın doma
1 Temmuz 2011 Cuma
Geçtim
Geçtim Seyyah ebrûlerde kahırla doldum, Kar oldum müjgâna selinden geçtim! Hicran nağmesinin kararı oldum, Darıldım mızraba telinden geçtim! Güneş asumana kanarken doğdum, Zühre yıldızının bendine değdim; Kırklar dergâhına kül oldum yağdım, Görüldüm yoklukta halenden geçtim! Bir uçtan bir uca koştum deminde, Aşkına pervane döndüm ceminde; Ney oldum inledim fâni zeminde, Yâr oldum Canan’a kulundan geçtim! Dumanlı yaylaya ceren göçürdüm, Sevdadan sevdaya gönül uçurdum; Yalan sarayında ömür geçirdim, Sürüldüm dağına belinden geçtim! Bülbüllerin suskun viran bağında, Ben bende köleyim hazan çağında; Hayal zangocuyum dertli sağında, Har oldum dudağa dilinden geçtim! Cemre yağmurunda toprağa düştüm, Şavkınla beslendim gecende piştim; Mahcup yanağında bir damla yaştım, Ter oldum çiğdeme dalından geçtim! Bir muamma olup mahzene doldum, İçimde dışımda kâinat buldum; Rayiha gölünde sarardım soldum, Yerildim kovanda balından geçtim! Gâh iyi gâh kötü kutsal meleğin, Değirmen zulmünü eler eleğin; Muhannet çarkında döner feleğin, Yoruldum hanında yolundan geçtim! Ham tene büründüm hayli bir zaman, Tek yönlü koşuda tükendim yaman; Göverdim bedende oldum sap saman, Serildim harmana yelinden geçtim! Bir tohum bir çiçek can vermiş döle, Yedi gökten mecnun düşmüşüm çöle; Mestane bedenim vuslata köle, Duruldum makberde salından geçtim! Ruhtan ruha akan ırmağa girdim, Yeşil ummanında Al’ımı sordum; Yunus, Hacı Bektaş, Ali’yi gördüm, Sarıldım Murada gülünden geçtim! 27 Haziran 2011 İstanbul |
Murat Aydın Doma |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)