Kederli yüzümde bencesin yârim!
Hani kavletmiştik mahşere kadar,
Sitemli sözümde sencesin yârim!
Zalim tarağında zulüm tarattın,
Doğurgan derdimden kahır türettin;
Tütmeyen külümden alev yarattın,
Harlanan közümde bun'casın yârim!
Dönümlü derbendi toza katmıştık,
Gövel dağa çıkıp göğü tutmuştuk;
Sisi yorgan yapıp düşe yatmıştık,
Boranlı düzümde yoncasın yârim!
Susuz ırmaklarım hüzün çağlıyor,
Pervane mevsimler yürek dağlıyor;
Kışlarım derbeder bahar ağlıyor,
Umutsuz yazımda güncesin yârim!
Geceler uykusuz gündüzüm ayaz,
Sağır yıllarıma geçmedi niyaz;
Haziran güneşim olmadın bu yaz,
Gücenik güzümde goncasın yârim!
Yoruldu kervanım figanda durdum,
Dağıldı mekânım kalmadı yurdum;
Hasret saatimi makbere kurdum,
Virane gözümde kan’casın yârim!
Duygudan kaleme dile gelendim,
Aşkın feracesi şala belendim;
Mahur gözlerinde sele bulandım,
Divane sazımda soncasın yârim!
Yönsüz bulutlara gönül koyandım,
Hayal oyununda gökçe boyandım;
Döküldüm ufkuna şavkında yandım,
Alaca bozumda tancasın yârim!
Bozguncu çalıdan gül deremedim,
Göçmen umutlara bel veremedim;
Harami kovanda bal göremedim,
Tadımda tuzumda bincesin yârim!
Söküldüm derinden yerde kuruldum,
Gönüllerde gezdim serde duruldum;
Sevda mabedinden derde sürüldüm,
Elifsiz cüzümde dincesin yârim!
Huşuyla bekledim melek gelmemiş,
Ölüm Hakk’ın emri vade dolmamış;
Girdim bedestene ipek kalmamış,
Karalı bezimde yüncesin yârim!
Bozulan bağımda seyre başlandı,
Haset harmanında sinem taşlandı;
Namert kazanında tenim haşlandı,
Cemresiz yozumda sin’cesin yârim!
16 Nisan 2010 İstanbul
Murat Aydın Doma