22 Kasım 2008 Cumartesi

Gönlüm

Mevsimim kararsız toprağım kıraç,
Karadut dalında boz olur gönlüm.
Sevdalı göğüme pervane turaç,
Vurulur gölünde köz olur gönlüm.

Danesiz ekinim olamam harman,
Bağrıma yazılır yargısız ferman;
Hasret yarasına bulamam derman,
Mecnunun külünde buz olur gönlüm.

Yüreğim evecen ruhum aheste,
Elim saza küskün kulağım seste;
Gizli mabedinden kovulur beste,
Dilbazın dilinde yoz olur gönlüm.

Yoksul ırmağımın vurgunu salcı,
Efsunlu yokluğun görgünü falcı;
Kervansız yolumun yorgunu yolcu,
Bezirgân çulunda tuz olur gönlüm.

Düşlerim ölümsüz bedenim camit,
Giderim, hüznümü taşımaz gömüt;
Canlar pahasına satılır umut,
Hokkabaz şalında koz olur gönlüm.

Duygu kelebeğim vuslata koşar,
Virane gülümde divane yaşar;
Son güzün çilesi derine düşer,
Asuman yelinde toz olur gönlüm.

Ay şemsine döner kanar seng-i su,
Dolar deryalara sevda rengi su;
Gün gelir tenimi boğar bengi su,
Dümensiz salında tez olur gönlüm.



16 Kasım 2008
murat aydın doma

28 Temmuz 2008 Pazartesi

adın kar olsun


















-efsun mavi-

apansız düşen düş müydü
kara gölgeli suların pınarsız yarınına
mutluluk tiradı sekmeli dil tutkunu bellek
perdahsız mevsim yeşiline zamansız
kızıl

öykünüp buzul perili kutba dökülen
görkemli ışınımına günsüzlüğün
geri mi dönmeliydi aşk

savruk uçuşunla dokun adımsızlığın
ayakuçlarına
yorulmasın albenili sekişin
billur gülüşünü huşuyla bürün
beyaz feracene
adın
kar olsun

yangın yoksunluğuma erim erim erisin
serin sıcaklığın
yasaksız gir kimsesiz öykülerime
ansızın git(me) ki
serüvenli yüreğine sussun
susasın sorgusuzluğum

efsun mavi esintilerin ardına gizle
savaşçı ruha başkaldıran
kutsal sarhoşluğunu
derin dokunuşlar arifesinde ansızlığı kur
gönül çeperlerime
gizemli akışınla vur

-vur ki öleyim-


04 ağustos 2008 07:30 istanbul
murat aydın doma