16 Ağustos 2007 Perşembe

Atatürk'e Mektup















Kaldırdın saltanatı kovuldu padişahlar,
Her seçimde sandıktan çıktı yeni krallar.

Akraba dost tanıdık her biçimde kollandı,
Saltanat kayığında padişahlar sollandı.

AB, ABD dedik şaşırdık yolumuzu,
Elimizi uzattık kaptırdık kolumuzu.

Avrupalı uyanık biz unuttuk her devri,
Yeniden getirdiler senin yırttığın Sevr’i.

Hıyanet var bunların suyunda, hamurunda,
Boğaza kadar battık IMF çamurunda.

Ülkenin her yanını gaflet dalâlet sardı,
İhanetin bedeli bankalarda "Dolar"dı.

Papa’dan feyiz aldık öptük kutsal asayı,
Roma’da imzaladık dayatılan yasayı.


















Raporlar düzenlendi: "-Türk değil, Türkiyeliyiz,
Biz sizin bildiğiniz Müslüman’dan değiliz!"

Sırt döndük özümüze medet umduk yabandan,
Muhtaç olduk kudreti almadık asil kandan.

İstiklâlden geriye bir marş bir bayrak kaldı,
Sana karşı olanlar birer birer çoğaldı.

Tutulduk fırtınaya gittik hep geri geri,
İlk fareler terk eder batarken gemileri.

Hak hukuk savunulmaz nerde kaldı adalet,
Mafyadan medet umdu sonunda koca millet.

Patronlar medyasında yapılmaz muhalefet,
Hapşırır yazar çizer üstümüze afiyet.

Doğru söyleyenleri dokuz köyden kovdular,
Başköşeye kurulup ellerini ovdular.
















Kirletildi havamız toprak su köşe bucak,
Ülkede tuzlar koktu açtık haine kucak.

Ne uçaklar kaldırdık milletin kesesinden,
Eksik olmadı tokat köylünün ensesinden.

Milletin efendisi hırpalandı habire,
Ekmek bulamaz oldu toptan göçtü şehire.

Emekleri sömüren kompradorlar türedi,
Damarlarda keneler başta bitler üredi.

Senin resmin önünde çok nutuklar dinledik,
İşkenceden zulümden inledikçe inledik.

Zamlar soygunlar vergi canımıza tak etti,
Vaat ettiler pirinci evdeki bulgur gitti.

Enflasyonla soygunla tüm zenginler fonlandı,
Hortumlanmış nemalar İsviçre’ye yollandı.
















Bölündük sağa sola din mezhep afalladık,
Bilim fen ve sanatta hep birden çuvalladık.

Eğitimde çağdaşlık kaldı kuru laflarda,
Sorarsan öğretmeni? Limon satar pazarda!

Seni andık yılmadan nice on kasımlarda,
Mağarada ders verdik iki binli yıllarda.

Bir doğru dört yanlışla şartlandırdık gençleri,
Mahpuslarda çürüttük düşünen beyinleri.

Yozlaştı tarih kültür tek derdimiz giyimler,
Düşmez oldu dillerden İngilizce deyimler.

Senin kahramanlığın on yıllardır dillerde,
Böyle gelmiş böyle gider bizim garip ellerde.

Anlatmaya çalıştım memleket ahvalini,
İşçi köylü memurun hal-i pürmelâlini.

Savaştık dört bir yanda şehit düştü kimimiz,
İşte bizim düşmandan kurtarılmış halimiz!


10 Kasım 2004 Ordu
Murat Aydın Doma

1 yorum:

  1. 2004 den bu yana hiçbirşey değişmemiş.
    Ülkenin hali şiirde apaçık ortada. Fazla söze ne hacet, kanayan yaramıza tuz bastınız.

    Selamlar

    YanıtlaSil